TBMM Başkanı Kurtulmuş, Habertürk canlı yayınında gündeme ait soruları yanıtladı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 15 Ağustos’taki Ankara ziyaretinde TBMM Genel Şurası’na hitap etmesine ait değerlendirmesi soruları Kurtulmuş, Abbas’ın TBMM’de konuşma yaptığı günün hem Türkiye hem de TBMM tarihi için epeyce değerli olduğunu söyledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 24 Temmuz’da ABD Kongresi’nde konuşma yapacağı haberini aldıktan sonra çabucak harekete geçerek 12 Temmuz’da Filistin Devlet Başkanı Abbas’a resmi davet yazısı yazdığını ve kendisini 24 Temmuz’da TBMM’de konuşma yapması için davet ettiğini aktaran Kurtulmuş, “Bizim planlamamız, düşündüğümüz, tıpkı gün burada konuşturmaktı. Resmi yazıdan evvel de kendisiyle irtibata geçildi lakin onun sıhhat sebepleri ve diğer nedenlerle Sayın Abbas’ın o gün buraya gelmesi mümkün olmadı.” diye konuştu.
Abbas’la birlikte suikaste uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’yi de TBMM’ye davet etmeyi planladıklarını anlatan Kurtulmuş, “Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Heniyye de locadan toplantıyı izleyecekti. Bunları Sayın Cumhurbaşkanımızla da uzun istişare ettik. Hatta merhum Heniyye’yi merasim salonunda gayriresmi bir programda Gazze’de olan bitenleri anlatması için davet edecektik. Lakin bu planlamalarımızdan 5-6 saat sonra İsmail Heniyye’nin şehadet haberi geldi.” sözlerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Filistin Devlet Lideri Mahmud Abbas’ın TBMM Genel Heyetine hitap ettiği oturumun, Meclis tarihinin en kalabalık oturumlarından biri olduğunu, Meclis’te kümesi bulunan tüm siyasi partilerin temsilcilerinin oturuma katılarak Abbas’ın ziyaretine takviye verdiğini vurguladı.
Filistin davasına çok önemli bir dayanak verdiklerinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Topyekun TBMM ve Türkiye siyasetinin Filistin davasının ardında durduğunu bütün dünyaya göstermiş olduk. Bu toplantıdan evvel de 7 Ekim olaylarından bu yana 4 kere TBMM ortak hassaslığını ortaya koydu. Bunlardan iki adedinde partilerin küme başkanvekillerinin imzasıyla ortak bildiriler okundu. İki sefer de Başkanlık Tezkeresi olarak bizim Meclise gönderdiğimiz metin okundu, oybirliğiyle kabul edilmiş oldu. Ayrıyeten TBMM’nin bilhassa Memleketler arası Adalet Divanı’ndaki yargılama süreci içerisinde Meclis’ten 3 arkadaşımızı görevlendirdik, onlar da her safhasında mahkemenin süreçlerine dahil oldular. TBMM topyekun Filistin davasında durduğu yeri her adımda gösterdi. Abbas’ın ziyareti vesilesiyle de bir ortada duruşumuzu bütün dünyaya bir sefer daha göstermiş olduk.”
Kurtulmuş, bir soru üzerine, “Bizim siyasi muhatabımız Filistin halkının tamamıdır. Tam manasıyla özgür bir Filistin devleti kurulana kadar bütün Filistinli kardeşlerimizle bu gayretin yanında ve gerisinde olacağız. Filistin’e yapılacak en büyük kötülük Filistin’deki kümeler ortasında ayrışma yapmaktır ya da burada bir biçimde taraf tutmaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hiçbir halde Filistin konusuna dayanak vermekten çekinmeyiz”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Filistin’i ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna da İsrail’in Gazze’ye hücumlarının başlangıcından itibaren bu çeşit tekliflerin geldiğini söyledi.
Kurtulmuş, vakit zaman Filistin’e ziyaret konusunun gündeme geldiğinin hatırlatılması üzerine, “Hepimiz yarın sabah Gazze topraklarına gitmek, Filistin’e en yakın dayanağı vermek isteriz fakat nasıl sonuç alacağımızı, en yararlı biçimde nasıl ortaya koyacağımızı hesaplayarak, planlayarak gitmek lazım. Biz, hiçbir halde Filistin konusuna takviye vermekten çekinmeyiz.” diye konuştu.
Arap Birliği ve İslam ülkelerinin Filistin konusunda sessiz kalmasını eleştiren Kurtulmuş, tüm dünyanın Filistin konusunda çok berbat bir imtihan verdiğini söz etti. İslam ülkelerinin idarelerinin çok büyük kısmında önemli bir sessizliğin hakim olduğuna işaret eden Kurtulmuş, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“İsrail’in en büyük gücü ne teknolojisi ne memleketler arası medyadaki hakimiyeti ne milletlerarası karar sistemleri üzerindeki siyonist lobinin gücü ne dünyanın en büyük ordularından birisine sahip olması ne dünyanın en kuvvetli silah teknolojisinin bütünüyle buyruğuna verilmiş olmasıdır. İsrail’in en büyük gücü İslam dünyasının bölünmüş ve parçalanmışlığıdır. Orada yok edilmeye çalışılan yalnızca 2 milyon Gazzeli insan değildir. Onlar canlarıyla büyük bir çabayı ortaya koyuyorlar ancak bir meczup daha dün kalktı, Mescid-i Aksa’nın bahçesinde bir Yahudi tapınağının inşa edilmesinin gerekli olduğunu anlattı. Aklını yitirmiş, hazır bölgeyi bu kadar bölünmüş, parçalanmış bulmuşken, Amerika’yı ve öbür koalisyon ortaklarını yanında bu kadar büyük bir askeri ve siyasi takviye verir bulmuşken diyor ki adamlar ‘son altın vuruşu yapalım ve bu işi bitirelim.’ Altın vuruş nedir? Arz-ı Mevud’dur. Hasebiyle burada yalnızca İslam dünyası değil dünyadaki bütün insaf sahibi beşerler, dünya sisteminin daha büyük sorunlarla karşılaşmaması için bu mevzuda faal bir hareketliliğin içerisinde olmak zorundadır.”
“Bu sessizliğin sebebinin Hamas olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna Kurtulmuş, “Hayır, düşünmüyorum. Bu da tam bir yanılgıdır, Siyonist lobinin, propagandanın göz boyaması, göz korkutmasıdır. Benim çocukluğumda, gençliğimde ne Hamas vardı ne de öteki bir şey vardı, bir tane El Fetih vardı ve İsrail’in bütün propaganda sistemi El Fetih’i kötülemek üzerine kurulmuştu. Sorun ne El Fetih’tir ne Hamas’tır. Seküler Filistinli ile dindar Filistinli ortasında siyonistler ayrım yapmazlar. Siyonistler için bir kendileri vardır bir de kendilerine hizmet etmekle mükellef olan beşerler vardır. Hamas üzerinden Filistin’i kim okuyorsa yanlış okuyor. Bu bölgede bir Filistinli varlığını istemiyorlar.” karşılığını verdi.
TBMM Genel Heyetinin harikulâde toplantısında yaşananlar
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP’nin “Anayasa Mahkemesinin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesiyle ilgili verdiği karara ilişin genel görüşme yapılması” önergesini ele almak üzere 16 Ağustos’ta fevkalâde toplanan TBMM Genel Heyetinde yaşananları da kıymetlendirdi.
Genel Konseyde yaşananların kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Birisinin kalkıp, durduk yerde, lisana alınmayacak ağır hakaretlerle Meclis’in büyük çoğunluğunu oluşturan bir partinin mensuplarına hakaret etmesi asla kabul edilemez. Ondan sonraki hengame imajları de kabul edilemez. Bu, Türkiye’ye, TBMM’ye yakışmadı. Hele hele bir gün önceki o ortak duruşa hiç yakışmadı.” biçiminde konuştu.
Kurtulmuş, “Meclis’in yeni yasama devri başlamadan evvel bütün Meclis Başkanvekillerini hatta Başkanlık Divanındaki arkadaşlarımızı toplayarak önümüzdeki periyotta bir daha TBMM’nin bu imgelerin içerisinde olmaması için ortak bir hareket yerini oluşturacağız. Ayrıyeten belirli aralıklarla küme başkanvekili arkadaşlarımızı bir ortaya getirerek, Meclis’in bir vakar içerisinde yönetilmesinin temin edilmesi lazım. Burada herkese vazife düşünüyor. Yalnızca Meclis kürsüsünde oturan o günkü Başkanvekili arkadaşımıza değil herkese büyük sorumluluklar düşüyor. Öncelikle bu kirli lisanın kesinlikle önlenmesi lazım.” tabirlerini kullandı.
Geride kalan yasama devrinde Meclis’ten onlarca yasa çıktığını aktaran Kurtulmuş, “Bu kadar emek, bu kadar büyük nitelikli tartışmanın olduğu bir Meclis’te bunların hiçbiri konuşulmuyor, bir yıllık emek o günkü berbat imgeler ve telaffuzlarla çöp tenekesine atılıyor. TBMM bunu hak etmiyor.” dedi.
Kurtulmuş, inanılmaz toplantıyı TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın yönetmesine ait tenkitlerin hatırlatılması üzerine CHP sözcülerinin TBMM Genel Şurasını yönetme sırasının Gülizar Biçer Karaca’da olduğu istikametindeki sözlerinin yanlış bilgiden kaynaklandığını belirtti.
CHP’nin, Can Atalay kararına ait TBMM Genel Konseyini 10 Eylül’de tekrar harika toplantıya çağıracağına yönelik açıklamalarla ilgili de Kurtulmuş, şu ana kadar kendisine gelen bir fevkalâde toplantı daveti başvurusu olmadığını bildirdi.
“TBMM’nin mahkeme kararını değiştirme gücü yok”
Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürülmesine yönelik tavrına ait tenkitlerle ilgili soru üzerine de Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Hukuk birtakım prosedürler içerisinde yürütülüyor. Bizim prosedürlerimiz içerisinde Anayasa Mahkemesinin bize yazdığı bir metin yok. Hasebiyle biz Anayasa Mahkemesinin hangi kararını okutacağız? Bazıları ‘Meclis Başkanı yazı yazsın, geçmişte falancalara yazmıştı’ diye söylüyor. Ben onların hepsini satır satır, söz kelime okudum. Bana birisi ‘TBMM Başkanı yazı yazmış ve falanca mahkemenin verdiği yargı kararını ortadan kaldırmış’ diye bir yol söylesin. Bu türlü bir şey yok. Olmayan şey üzerinden tartışmanın manası yok. Burada maalesef en başından itibaren iki yargı kurumu ortasında çok önemli bir içtihat farklılığı diyelim, sonuçta TBMM açısından tamamlanmış bir süreç var. TBMM olarak her şeyi yapabiliriz. İsterse yüksek yargı kurumlarının işlevlerini bile değiştirebilir, anayasa değişikliği yapar, yasamanın bu türlü bir gücü var lakin yasamanın bir mahkeme kararını değiştirme gücü yok.”
Kurtulmuş, CHP’nin fevkalâde toplantı açıklamalarının hatırlatılması üzerine TBMM’nin 10 Eylül’de tekrar harikulâde toplanmasına ait kendilerine yapılmış bir müracaat olmadığı belirtti. Kurtulmuş, “(AYM’nin Can Atalay kararıyla ilgili fevkalâde toplantı) Geldi, konuşuldu ve yasal olarak da tüketilmiş bir mevzu var. Tıpkı mevzuda esasen inanılmaz toplantı talep edilemez. İsmi üstünde bu fevkalâde toplantı problemini de çok sıradanlaştırmamak lazım diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması ve TBMM iç tüzüğünü değiştirmesi gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, şu sözleri kullandı:
“İç tüzük problemi bir yıldır çok ağır çalıştığım bahislerden birisi. Bir iç tüzük muhtaçlığı var. Meclis’in yasama kalitesinin artırılması lazım. Kurulların çok daha faal çalışmasının temin edilmesi lazım. Bilhassa bakanların ihtisas kurullarına gelmeleri ve oralardaki görüşmelere katılmalarının temin edilmesi lazım. Meclis’in çalışma sistemi, Meclis’in belirli günleri yalnızca kanunla ilgili oylamaların yapıldığı bir gün olur, o gün yalnızca o iş görülür. Meclis’te kümesi bulunmayan partilerin, bağımsızların da konuşabileceği imkanlar sağlanır. İç tüzük yalnızca şu partinin ya da bu partinin iç tüzüğü değil. Nihayetinde bu Meclis’te bulunan 600 milletvekilinin iç tüzüğü olacak.”
Kurtulmuş, meclis başkanvekillerinin kendilerine nazaran yorumlayarak uygulamayacağı bir iç tüzük yapılması gerektiğini aktardı.
“Cumhurbaşkanı’na hürmet göstermek asgariden her vatandaşının görevidir”
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı gaye alan paylaşımına ait soru üzerine Kurtulmuş, “Bu çok fazla. Rastgele bir ülke için çok fazla. Demokratik olarak seçilmiş bir Cumhurbaşkanı. Sen hiç sevmeyebilirsin, nefret ediyor olabilirsin, hiç ehemmiyeti yok. Halkın seçtiği, yüzde 52 oy verdiği bir Cumhurbaşkanı’na bu lisanla, bu üslupla hakaret edemezsin. Her küp, içindekini dışarıya sızdırır. Bu ülkenin, kim olursa olsun bir tane Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı’na hürmet göstermek asgariden her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının misyonudur. Hele TBMM üyesi olan birisinin asla kabul edilemez. Akla ziyan bir şey. Direkt ulusal iradeye hakarettir. Tayyip Erdoğan’a oy versin ya da vermesin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese hakarettir. Bu kadar densiz, aşağılık kelamlı hücum için söyleyecek bir şeyim yok. Yorumlamak da istemem.” sözlerini kullandı.
Kurtulmuş, bir soru üzerine AK Parti İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu’nun, dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik müracaatının, dokunulmazlığın kaldırılması için kâfi olmadığını söyledi. Dokunulmazlığın kalkması için milletvekili hakkında bir fezleke olması, akabinde ortak kurulun toplanması ve Genel Kurul’da görüşülmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, “Şimdi bütün bunların hiçbirisi yokken, bu türlü bir süreç yokken, bu türlü bir dilekçenin sürece konulması mümkün değildir.” tabirlerini kullandı. Kurtulmuş, birebir durumun geçen yıl Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır’ın dokunulmazlığının kaldırılması için yaptığı müracaatta da yaşandığını hatırlattı.
“İlk 4 unsur tartışması vakit kaybı”
Kurtulmuş, şu anda Meclis’te bulunan partilerin tamamının ya yeni anayasa ya çok esaslı bir anayasa değişiklik teklifini ya seçim beyannamelerinde ya da parti programlarında söz ettiğini lisana getirdi. Birinci tur sonucunda Demokrat Parti hariç hiçbir partinin “biz bu işte yokuz, ne yaparsanız yapın” demediği gördüklerini kaydeden Kurtulmuş, “Şimdi birinci cins bitti. Bundan sonrasını inşallah hoş, açık bir halde yürüteceğiz. Yalnızca siyasi partiler değil, bütün toplum kesitlerine yayacağız. TBMM’nin öncülüğünde bu süreç yürütülecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, Saadet Partisi temsilcileriyle gayriresmi bir yemekte bir ortaya geldiklerini ve bu yemekte her partinin temsilcisine, “Anayasanın birinci 4 hususunun değişmesini istiyor musunuz?” diye sorduğunu, hepsinden “Hayır” karşılığını aldığını söyledi. Parlamentoda bulunan büyük bir çoğunluğun birinci 4 unsurla ilgili değişiklik talebinin olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, “İlk 4 husus tartışması yapmanın ben vakit kaybı olduğuna, Türkiye’de gereksiz tartışmaların kapısını açacağına, bu anayasa tartışmalarını da başından zehirleyeceğine inanıyorum.” diye konuştu.
Kurtulmuş, yeni anayasa sürecine ait takvimin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Bir yıl içerisinde, diyelim ki Ekim 2024’ten 2025’e kadar her ay planlanmış bir halde hangi kümelerle konuşacağız, yalnızca benim konuşmam değil, bütün Türkiye’nin konuşmasını, siyasetin konuşmasını, partilerin kendi tekliflerini olgunlaştırmasını sağlayacağımız bu türlü 1 yıllık bir süreç olursa, ümit ediyorum ki önümüzdeki sene ekim ayında da bu TBMM’de resmi olarak görüşülmeye başlanır. Bunun için de yani yalnızca anayasa görüşmeleri değil, Türkiye’de siyasetin lisanının, olağanlaşma diyoruz ya bunun kesinlikle sağlanması lazım.”
“Muhalefete tebrikat merasimlerine katılmasını tavsiye ederim”
Siyasette olağanlaşmanın sağlanacağı tabanın TBMM olduğunu belirten Kurtulmuş, “İş yapacak olan adam diyalog ister. Konuşalım ki bir şey yapalım. İş yaptırmayacak adam hengame ister. Türkiye’de önümüzde 4 yıl seçimsiz bir sürecimiz var. Türkiye olarak büyük amaçlarımız var. Türkiye olarak etrafımız bu türlü bir ateş çemberiyle çevrilmiş vaziyette. Yani çabucak hemen dünyanın bütün büyük sorun alanlarının tam ortasındayız. Bu türlü bir ülkenin her alanda güçlü, büyük bir Türkiye olması lazım. Toplumsal dayanışmasını temin etmesi lazım. İşte ulusal savunma endüstrinde, iktisatta, kültürde, sanatta her alanda güçlü olması lazım. Bunun yolu Türkiye’de insanların, makul çoğunluğun orta noktada buluşmasını temin etmektir.” diye konuştu.
Siyasetteki olağanlaşma sürecinin bitmediğini lisana getiren Kurtulmuş, “Bütün muhalefetteki arkadaşlarımıza, partilerin başkanlarına söylüyorum. Siyasi çaba yaparsınız lakin Türkiye’nin bir tane Cumhurbaşkanı var. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, AK Parti’nin Genel Lideri olmakla birlikte tıpkı vakitte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’dır. Cumhurbaşkanı’nın katılan herkesin elini sıktığı, bayramlaştığı 2 resmi bayram var, biri 30 Ağustos, biri 29 Ekim. Burada en azından tebrikat merasimlerine gidip yani çok sıradan bir şey bu aslında. Olması gereken bir şey. Buraya katılmalarını tavsiye ederim. Bunun kendi siyasetleri bakımından da yanlışsız olduğuna inanırım. Bunun Türkiye’deki siyasi olağanlaşmaya de büyük katkısı olacağını düşünüyorum.”