Karara nazaran Şaban Yasak, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe teşebbüsünün akabinde yürütülen soruşturmalar kapsamında 6 Şubat 2017’de çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Yaklaşık 1 yıl süren yargılamanın akabinde örgüt üyeliği cürmünden 7 yıl 6 ay mahpus cezasına çarptırılan mahkumun karara yaptığı itiraz, Samsun Bölge Adliye Mahkemesince reddedildi. Temyiz müracaatında bulunan Yasak’ın cezası Yargıtay tarafından da onandı.
Yasak, mahkumiyetinin hukuka muhalif olduğunu tez ederek Anayasa Mahkemesine ferdi müracaatta bulundu.
Yüksek Mahkeme, yargılamaların bir bütün olarak adil olmadığına dair şikayetin açıkça destekten mahrum olduğuna karar vererek bu şikayeti reddetti. Tıpkı formda mahkumun savunma haklarına kısıtlama getirildiği savını içeren şikayeti de olağan müracaat yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilmedi.
Şaban Yasak’ın Çorum Cezaevi’ndeki tutukluluk şartlarına yönelik kişisel başvurusu da Anayasa Mahkemesince açıkça destekten mahrum bulundu.
Bunun üzerine hükümlü, Türk yargısının verdiği kararları, AİHS’in insanlık dışı yahut aşağılayıcı muamele yasağına ait 3. unsuru ile kanunsuz ceza verilemeyeceğine ait 7. hususuna karşıtlık teşkil ettiği argümanıyla AİHM’e taşıdı.
Bu süreçte Adalet Bakanlığı nezdinde İnsan Hakları Dairesi Başkanlığınca yapılan savunmayı da dikkate alan AİHM, Yasak’ın Türk hukukuna nazaran FETÖ üyeliği hatasından mahkumiyetine ait süreçte mukavelenin 3 ve 7. unsurları kapsamında bir ihlal bulunmadığına hükmetti.
Kararda, başvuranın Çorum Cezaevindeki tutukluluk şartlarından şikayet ettiği, çok kalabalık ve yetersiz hijyen üzere problemler bulunduğunu öne sürdüğü belirtildi.
Cezaevi çok kalabalık olduğu halde başvuranın şahsî alanının, bulunduğu ünitelere nazaran 3,6 ila 6 metrekare ortasında değiştiği aktarılan kararda, başvuranın bir ölçü rahatsızlık yaşasa da şartlarının insanlık dışı yahut aşağılayıcı muamele düzeyine ulaşmadığı tabir edildi.Kararda, Yasak’ın “mahkumiyetinin hukukun keyfi ve genişletici bir yorumuna dayandığı” argümanına ait de mahkemenin, başvuranın mahkumiyetinin, FETÖ/PDY içerisindeki etkin faaliyetlerini gösteren detaylı kanıt değerlendirmesine dayandırıldığı vurgulanarak şu tespitlere yer verildi:
“Bu faaliyetler ortasında örgüt içindeki bilinmeyen faaliyetler de yer almakta olup, mahkeme bu faaliyetlerin Türk hukukuna nazaran cezalandırılabilir nitelikte olduğunu değerlendirmiştir. Mahkeme, başvuranın mahkumiyetine destek oluşturan hukuksal düzenlemelerin gereğince açık ve öngörülebilir olduğunu, başvuranın bu düzenlemelere nazaran davranışlarını düzenleyebileceğini tespit etmiştir. Lokal mahkemelerin yorumu ne genişletici ne de keyfi bulunmuştur. Sonuç olarak AİHM, başvuranın tutukluluk şartları ve Türk hukukuna nazaran mahkumiyetinin, Avrupa İnsan Hakları Mukavelesi’ni ihlal etmediğine hükmetmiştir.”