Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Kısmı öğrencisi 20 yaşındaki Cet Emre Akman’ın, 11 Mayıs’ta kurye olarak çalıştığı sırada sipariş getirdiği bina önünde E.Ö. tarafından öldürülmesiyle ilgili Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucu E.Ö. hakkında 24 yıl, babası Orhan Ö. hakkında ise beraat kararı verilmesine ait kararın münasebeti açıklandı.
Sanık hakkında “tasarlayarak öldürme” kabahati uyarınca uygulama yapılmadığı münasebetleriyle belirtilen kararda, maktulün kendisine alay edercesine karşılık verdiği beyan eden E.Ö’nün beyanlarının, tahrik kararlarından faydalanmak ve daha az ceza almaya yönelik savunmalar olduğu kabul edilerek, bu taraftaki savunmalarına prestij edilmediği belirtildi.
– Failin birinci sefer cürüm işleyen birisi üzere değerlendirilmediği ve üst hadden cezalandırıldığı vurgulandı
Kararın, temel cezanın belirlenmesi istikametinden yapılan kıymetlendirme kısmında, şu sözlere yer verildi:
“Failin tüm insani bedel ve histen arınmış formda hareketini icra etmesi, taraflarla hiç bir ilgisi olmayan pak bir üniversite öğrencisi genci yirminci yaşında hayatından kopararak en temel hakkı olan hayat hakkını elinden alması, failin gütmüş olduğu ağır kast, aksiyonun medya ve toplumsal medya ortamında geniş bir biçimde yer alması ve beşerler tarafından binlerce sefer izlenmesi sonrasında tüm toplum tarafından hareketin ürperticiliğinin ve korkutuculuğunun hissedilmesi, bir manada Cet Emre’ye sebepsiz biçimde sallanan bu bıçakların tüm toplumun güvenlik algısını, toplumsal barış ve huzur ortamını maksat alması ve bozması, sokaklar da bu cins şahısların olduğunun toplum tarafından bilinmesinin her bir birey tarafından oluşturduğu güvenlik noktasındaki telaş ve tedirginlik hali, aksiyondan sonra aksiyona yönelik oluşan toplumsal infial hali, bu infial sonrasında sivil toplum kuruluşlarından siyasi partilere kadar bir çok kesitten gelen ağır reaksiyon, katılan ailenin yaşamış olduğu ve izah edilemeyen acı ve ıstırap hali, failin cürüm kaydına nazaran her türlü suça yatkın kişilik özellikleri dikkate alındığında müsnet hatanın sade ve tipik hali için maddede ön görülen alt sondan ceza tertibinin fail üzerinde mürebbi olmayacağı ve hata sürece iradesi üzerinden caydırıcılık tesirini göstermeyeceği kanaatine varılarak fail birinci defa hata işleyen birisi üzere değerlendirilmemiş ve TCK 3/1 ve 61 hususu uyarınca cezası teşdiden üst hadden belirlenerek 24 yıl mahpus cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.”
– Üst hadden ceza tertibinin adalet hissinin tatmini istikametinden de mecburî olduğu belirtildi
Yargıtay ve İstinaf uygulamalarında “daha vahim hal” nedeniyle vakit zaman en üst hadden ceza verilmesinin uygun bulunmadığına dair kararlar bulunduğu aktarılan gerekçeli kararda, bu evrak özelinde aksiyonun gerçekleşme biçiminden, ortaya çıkan ağır sonuçlarına kadar tüm vahim hallerin gerçekleştiğinin değerlendirildiği, çocuk sıfatından ötürü cezası aslında TCK 31/3 unsuru uyarınca önemli oranda düşen E.Ö. tarafından üst hadden ceza tertibinin adalet hissinin tatmini istikametinden de zarurî olduğunun kabul edildiği belirtildi.
Sanık Orhan Ö. ile ilgili yapılan değerlendirmede ise sanığın telaffuzları ya da oğlu yanındaki konuşmalarının Sultan’a yönelik onu dolduruşa getirmesi konularının “azmettirme” kabahati manasında gerek yasal manada tipikliği sağlamaması, gerekse de beyan içeriklerinin azmettirmeye kâfi olmaması sebebiyle hareketin evrak kapsamına nazaran sabit olmadığına ve beraatine dair karar verildiği kaydedildi.
Gerekçeli kararın, suça bahis aksiyon ile aktüel yasal mevzuatın değerlendirmesi kısmında ise Cet Emre’nin hayatını elinden alan bireylerin aslında toplumun sıralanan tüm bedellerini ve temel haklarını ihlal eden bireyler olduklarının görüldüğü vurgulanarak, “Hukuk devletinde hatalı ya da suça yatkın şahıslar bu kadar cesurca cürüm işleyememeli, hatta buna cüret dahi edememelidir.” sözlerine yer verildi.
Kararda, ayrıyeten şunlar kaydedildi:
“Bu taraftan bakıldığında, hayata karşı işlenen kabahatlerde cezanın infaz sürecinin kabahat sıfatını haiz bireyler tarafından kısa bir sürece tekabül etmesi, tekrar hata bataklığındaki bireylerin aldıkları birden fazla mahkumiyet kararına karşın çok kısa müddette toplum içine karışarak yasa koyucunun kendilerine tanıdığı hakları berbata kullanmak suretiyle tekrardan vatandaşlık misyonunu yerine getiren ve inançlı bir ortamda yaşamayı hedefleyen saf ve pak insanların hayatını alt üst etmeleri üzere ağır sonuçlar dikkate alındığında, en azından hayata karşı işlenen hatalar istikametinden ceza infaz yasası ile TCK’da tekrar bir kıymetlendirme yapılmasında yarar olduğu kıymetlendirilmektedir.”
Gerekçeli kararın son kısmında şu sözlere yer verildi:
“Hukuk devleti unsurunun gereği olarak yegane yasa yapan olan Meclis’imizin uygulayıcılara, toplumdaki adalet hissini tatmin edecek kâfi argümanları sağlaması, infazda ortaya çıkan aksaklıkların düzenlenmesi ya da yasa üretim evrelerinde nazara alınması ve bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesi bakımından gerekçeli kararın TBMM Adalet Kurulu’na, toplumsal gereksinim ve taleplere nazaran yapılacak yasal düzenlemelerin alt yapısını hazırlamakla görevli Adalet Bakanlığı Mevzuat Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesine dair aşağıdaki biçimde karar tesis etmek gerekmiştir.”