Tunç, Ankara 2 No’lu Barosu’nun Ulucanlar Cezaevi Sanat Sokağı’nda düzenlediği İsimli Yıl Açılış Kokteyli’nin çıkışında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İmamoğlu’nun, bir televizyon programında hakkındaki yargı kararına ait kullandığı, “İstinaf benim hakkımda ceza versin, bu iktidar Yargıtayın karar gününü göremez” sözleri sorulan Tunç, şunları söyledi:
“Yargımız, başta Anayasa, kanunlar ve ilgili mevzuat çerçevesinde karar verir. Görülmekte olan bir davaya yönelik tehdit içeren kelamlar söylemek hiç kimseye yakışmaz. Makamı ne olursa olsun yakışmaz. Kimse yargıyı tehdit edemez, yargıya parmak sallayamaz. O nedenle o konuşmaların hukuk sistemimiz açısından yanlışsız olmadığını, şık olmadığını ve çok uygunsuz bir davranış olduğunu söz etmek istiyoruz.”
– “Hiç kimse yargı mensuplarını korkutamaz”
Tunç, birinci derece mahkemesinin bir karar verdiğini ve karar beğenilmediği taktirde, üst mahkemeler ve temyiz yollarının izlenebileceğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Yargı süreçleri devam ederken, bu türlü kabadayı bir halde yargıyı tehdit ederek, parmaklarını kaldırarak, ‘Veremesiniz bu kararı’, ‘Kararı verirseniz kaos çıkar, herkes ayaklanır’ biçiminde sözler kullanmak hiçbir makam sahibine, hiçbir kimseye yakışmaz. O nedenle yargı bağımsız ve tarafsızdır. Yargımızın, bağımsız ve tarafsızlığı çerçevesinde herkes yargı kararlarına hürmet duyarak, gerekli itirazlarını yaparak, hukuk sistemi içerisinde yapar bunu. O denli televizyon programlarına çıkarak, yargıyı tehdit ederek, el kol sallayarak, parmak sallayarak, birtakım kelamlar sarf ederek hiç kimse yargı mensuplarını korkutamaz. Millet de aslında bu hallerden hiç hoşlanmaz. Millet bu haller içerisine girenler karşısında gerektiğinde karşılığını vermeyi bilir.”
Yargının eleştirilebileceğini ve bu tenkitlerin yargıyı en harikaya ulaştıracağını tabir eden Tunç, “Yargının vermiş olduğu kararların da itiraz ve temyiz mercileri belirlidir. Çıkıp artık neresiyse, oradan parmak sallayarak, tehdit ederek yargı mensuplarını etkileyemezsiniz. Yargı mensuplarımız, hakim ve savcılarımız, Anayasamızın 9 ve 138. unsurları çerçevesinde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı içerisinde karar verirler. Hiçbir tehditten, parmak sallamadan da etkilenmezler. Bunun da bu türlü bilinmesi lazım.” diye konuştu.
İzmir’de, ABD vatandaşı sivil giysili 2 askeri işçiye yönelik fiziki taarruza ait soruyu Yılmaz, “Soruşturma çerçevesinde savcılarımız gerekli kararları vereceklerdir, soruşturmayı beklemek lazım.” diye yanıtladı.
– “Suçla çabayı yalnızca cezalandırma olarak görmüyoruz”
Bakan Tunç, şiddet hatalarının cezalarının caydırıcılığına ait soru üzerine, toplumda şiddet olayları artıyor formunda kesin kanaate varmanın hakikat olmadığını söyledi.
Sosyal medyanın tesiri, bilişim sistemleri ve internetin kullanılmasıyla yeni kabahat tiplerinin ortaya çıktığını, bunun yadsınamayacağını belirten Tunç, vatandaşlardan internet kullanımında dikkatli olmalarını istedi.
Suç ve hatalıların tespitinde görünürlüğün de arttığını lisana getiren Tunç, “Tabii biz hatayla çabayı yalnızca cezalandırma olarak da görmüyoruz. Yargı kurumlarımız cürüm işleyenlerle ilgili gerekli soruşturmaları titiz bir formda sürdürüyorlar. Gerekli tutuklama kararları veriliyor. Zira kanunlar çerçevesi içerisinde hangi hata bakımından kimin tutuklanıp tutuklanmayacağını yargı karar veriyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Suçluların ıslahına yönelik çalışmalara da değinen Yılmaz Tunç, cezaevlerinin kaidelerinin eskiye oranla çok farklı olduğunu, eski cezaevlerinin kapatılarak müze ve kültür merkezine dönüştürüldüğünü söyledi.
Tunç, eskinin acı anılarının ortadan kaldırıldığını, insan haklarına uygun cezaevleri yapıldığını lisana getirerek, “Ceza infaz sistemimiz de ceza adaletimizin bir modülü. Yani soruşturma ne kadar değerliyse, kovuşturma evresi, dava basamağı da değerli. Yani kanıtların toplanmasından, mahkeme huzurunda bunların kıymetlendirilmesi, sonrasında karar giydikten sonra da cezaevinde ıslahı değerli. Yani bir daha o cezası bittikten sonra, cezaevinden salıverildikten sonra tekrar kabahat işlememesini sağlamak değerli olan. Bu bahiste da son vakitlerde çok değerli uygulamalarımız oldu.” diye konuştu.
Cezaevlerindeki iş yurtları ve meslek eğitim merkezlerine değinen Tunç, 65 bin hükümlü ve tutuklunun cezaevlerinde eğitim gördüğünü, 35 bin mahkumun de iş yurtlarında çalıştığını söyledi. Tunç, hükümlü ve tutukluların cezasını çektikten sonra tekrar kabahat işlememesiyle ilgili ıslah edici önlemler aldıklarını bildirdi.
– “Çok değerli kanun düzenlemeleri yaptık”
Bakan Tunç, mevzuatta 2005’te yapılan değişiklikle hataların cezalarının arttırıldığını belirterek, şunları söyledi:
“Ceza ölçüleri bakımından baktığımız vakit, mukayeseli hukukta Avrupa ülkelerinin ortalamasına baktığımız vakit, onlardaki cezaların üst hududu bizde neredeyse alt hududu. Münasebetiyle cezaların arttırılması noktasında, infaz sisteminin daha tesirli olması konusunda çok değerli kanun düzenlemeleri yaptık. Olağan bu kanunların uygulanması noktasında da yargımız hassasiyet gösteriyor. El birliğiyle toplumu, vatandaşlarımızı hatadan muhafaza eforu içerisindeyiz. Tüm kurumlarımızla bunu yapıyoruz.”
Bakan Tunç, sosyal medyanın da cürüm işlenmesini teşvik eden bir sistem haline dönüştürülebildiğine işaret etti.
Tunç, “Suç işlenmesinin önlenmesi konusundaki hassasiyetimizi de sürdürmeye devam edeceğiz.” sözünü kullandı.