Türkiye’nin cari açığında güçten sonra en kıymetli kalem olan madencilik bölümüne ait unsurlar “İthalat Bağımlılığının Azaltılması” başlığı altında ele alındı.
Program kapsamında, üç yıllık devirde, tüm olağan kaynak idare sistemlerinin birbiriyle uyumlu hale gelmesi için bu faaliyetlerin tek bir merkezden yönetilmesine yönelik düzenlemeler hızlandırılacak.
Bununla birlikte, maden arama faaliyetlerinin kamu faydasına tanımlanması, madenlerin ayrıntılı ele alındığı, yatırım garantisini artıracak bir düzenleme yapılması ve ithalat bağımlılığını azaltarak arz güvenliğini sağlamak hedefiyle Türkiye Kritik ve Stratejik Hammaddeler Stratejisi hazırlanması önceliklendirilecek.
Kritik maden ve minerallerin arzını ve arz güvenliğini sağlamaya yönelik milletlerarası direkt yatırımlar alanında Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ile işbirlikleri geliştirilecek.
Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) maden yatırımları ile Türkiye’nin ithalat bağımlılığının azaltılmasına ve dış ticaret istikrarı ile cari süreçler açığının güzelleştirilmesine katkı sağlanacak.
Ayrıca petrol, doğal gaz ve maden kaynaklarına yönelik yurt içi ve yurt dışında arama ve üretim çalışmaları artırılarak, rezervler katma pahası yüksek halde iktisada kazandırılacak.
Böylece, ithalatın makroekonomik amaçlarla uyumlu düzeylerde kalmasını sağlamak emeliyle arz güvenliği dikkate alınarak güç ve öbür kritik emtiaların yurt içinde üretimi teşvik edilecek ve tüketim malı ithalatına talep sonlandırılacak.
“Madencilik, Türkiye’nin ithalat bağımlılığını azaltmada kilit rol oynuyor”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan, Türkiye’nin cari açığının kapatılması gayesinde madencilik dalının kilit rol oynadığını söyledi.
Kırşan, tüm olağan kaynak idare sistemlerinin tek elden yönetilmesine yönelik unsurun hayata geçirilmesinin, kesimin en büyük beklentilerinden olduğunu söz ederek, “Madencinin ruhsat alması yetmiyor, mülkiyet müsaadelerini alabilmesi için ilgisine nazaran orman, mera, hazine yahut şahıstan müsaade alması gerekiyor. Çevresel Tesir Kıymetlendirme sürecinde de birçok kurumdan görüş alınıyor ve süreç uzuyor. Tek elden bir idare sistemi geliştirilebilirse bütün bu meşakkat ve zorluklar aşılmış olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni OVP ile maden ve minerallerin ithal edilmeden yurt içi rezervlerden karşılanmasının hedeflendiğini aktaran Kırşan, “Ülkemizin cari açığında güçten sonra en kıymetli kalem olan madencilik bölümüne ait hususlar OVP’de ‘İthalat Bağımlılığının Azaltılması’ başlığı altında ele alındı.” dedi.
Maden arama faaliyetlerinin “kamu faydasına yapılan bir faaliyet” olarak tanımlanması durumunda bölümde sıkça karşılaşılan sıkıntıların önünün kesileceğine işaret eden Kırşan, “Özel bölüm eliyle yapılmış madencilik faaliyeti kamu faydasından çok, kar hedefi güden bir faaliyet olarak kamuoyunda karşılık buluyor. Kamu faydası kavramı, yatırım teminatını artıracak sürdürülebilir madencilik faaliyetinin garantisi haline gelmiş olacak.” diye konuştu.
Kırşan, kelam konusu düzenlemelerin, yatırım ortamının güzelleşmesine büyük katkı sunacağını belirterek, TDT ile işbirliklerinin geliştirilmesinin ise Kafkasya coğrafyasındaki maden ve mineral potansiyelinin kıymetlendirilmesine imkan tanıyacağının altını çizdi.
Geçmiş yıllarda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün TVF’ye devrettiği 20’den fazla maden ruhsatına OVP’de özel ehemmiyet atfedildiğine dikkati çeken Kırşan, “Ülkemizin cari açığının azalmasına yardımcı olacak halde bunların üretilmesine atıf yapılması da kesim açısından kıymetli bir yenilik olup OVP’de birinci kere kendine yer buldu” görüşünü paylaştı.
Kırşan, bunun yanı sıra OVP’de tedarik zincirlerinin güçlendirilmesini temin eden unsurların olduğunu vurgulayarak, “Yapay zeka uygulamaları, dijital dönüşüme vurgu yapılması, lojistik, demir yolu ve liman ilişkileri üzere altyapının güçlendirilmesine dönük düzenlemelere yer verilmesi de madencilik kesimi açısından değer arz ediyor.” tabirini kullandı.